Evlilik, Paylaşmak ve Boşanmak

‘İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta…’ diyerek evlendiniz. Peki ya birbirinize söz vererek yaptığınız ve aslında özde sadece resmi bir anlaşma olan evliliğinizi sürdürmek ve mutlu olmak ve de bir ömür mutlu kalmak bu kadar kolay mı? Keşke bu kadar kolay olsaydı ki; böyle olsaydı bana her hafta evliliğinin kalitesi azalmış, huzursuz ve keyifsiz bir yaşam süren, artık bırakın iyi günü kötü günde bile birbirine yardımcı olmayan onlarca kişi gelmezdi.  Benim gibi bu işi yapan psikologların ofisleri dolup taşıyor, randevuları bulunmuyor olmazdı. Boşanmada pedagog hemen ilk ihtiyaç duyulan meslek grubu olmasa da, çocuk psikolog ya da pedagog ihtiyacı kaçınılmaz olarak er ya da geç karşımıza çıkıyor.  

Bir yandan en başta zaten sadece evli olmak adına yapılmış evlilikler; ki bu evliliklerin zaten aile hayatını oluşturmaları ve sosyal düzene ve sosyal sağlığa katkıda bulunmaları zaten mümkün değildir; bir yandan da başta deliler gibi aşık olunarak birbirleri için yanıp tutuşarak yapılmış evlilikler ve heyecanla atılmış imzalar. Gariptir ki öyle ya da böyle çok yüksek bir oranda evliliklerin ya profesyonel yardıma ihtiyacı var ya da zaten yardım almışlar ya da alıyorlar. Öyle ya da böyle evlilikler gittikçe tükeniyor,  çiftler güçlerini, sabırlarını, uyumlarını kaybediyorlar. 

Evliliklerde uyumun ve sabrın tükenmesinin en önemli sebebi ise paylaşmanın azalması ya da zaten başından beri hiç olmamasıdır. Günümüz Türkiye’sinde erkek egemen yaklaşım, eğitim seviyesi ve kültürel düzey ne olursa olsun çoğunlukla evlilikte herşeyin paylaşılarak ve ortak  bir şekilde yapılması anlayışından çok uzaktadır. Erkeklik rolüne dair atıflar ağır basar bizim evliliklerimizde ve erkek çoğunlukla ‘erkek adam onu yapmaz, buna dokunmaz, şunu ellemez, sen kadın mısın ki’ vb. söylemlerle yetiştirilir. 

Modern toplumda, kent hayatında her ikisi de çalışan partnerlerin ortak yaşam anlayışına ters bu söylemlerle büyütülmüş erkekle, yorgunluktan canı çıkmış şekilde eve dönen ve hala iş yapmaya çalışan kadının ilişkisinin çok geçmeden yıpranması sürpriz değildir. Evlilik terapilerim sırasında ilişkilerinin bu yüzden yıprandığını kabul etmeyen erkek sayısı da bir hayli fazladır. Onlara göre ev işi kadın işidir ve kadın bunları yapmaya mecburdur. Sonunda önlem alınmadığı için tükenmiş evliliklerin sonlanması da aslında sürpriz değildir. 

Eğer çocuk ya da çocuklar dünyaya gelmeden evliliğin sonlandırması yapılmışsa sorun yok. Ancak tersi durumda yani; çocuklar doğduktan sonra parçalanan evliliklerden geriye anne baba uyumunu ve sevgisini aynı anda alamayacak ve belki de bunlardan tamamen mahrum büyüyecek yine çocuklar kalıyor. Evlilikte çocuğa kurtarıcı gözüyle bakılıp bir ve birden fazla çocuk dünyaya getirilmişse, sosyal, duygusal, maddi ve de psikolojik bir çok ihtiyaç ve pek çok da sorun beliriyor, kişilerin hayatında. İşte boşanmada pedagog, çocuk psikolog tekrar burada karşımıza çıkıyor ki; evliliği kurtamak için dünyaya getirilmiş çocukların da kurtarılması gerekebiliyor.

Gerçekte ise sanıldığı gibi boşanan her ailenin çocuğu ruhsal açıdan sorunlu olmuyor. Sessiz ve sakin, anlaşarak ve çocuğun duygusal, sosyal, maddi ve psikolojik ihtiyaçlarını da karşılayacak önlemleri alarak boşanmayı da beceren ya da bu konuda ısrarla yardım alan anne babalar  sorun yaşamadan büyüyen çocukların ayrılmış anne babaları oluyorlar. Yine de bunu bu toplumda başaran çocuklara hasar vermeden boşanan anne ve  babaların sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Aslında çiftler bunu boşanma noktasına geldiklerinde alanında uzman ve tecrübeli bir çocuk psikologundan yardım alarak başarabilirler. Ancak bizim toplumumuzda psikoloğa gitmek hala bir tabu ve deliliğe dair bir atıf nedeni olduğu için pek çok kişi çocuğun ne olacağını  ya da ne tür ruhsal sorunlar yaşayacağını düşünmeden gelişigüzel, özel gün, görüşme günü, ortam düzenlemesi ve uyulacak kurallar listesi olmadan boşanıveriyorlar.  Boşanacak çiftten biri, ya da dışarıdan birileri ‘boşanırken çocuk için yardım’ alalım ya da boşanmada pedagog önemli dediğinde , eğitimsiz ve hatta eğitimli pek çok insan ‘psikolog ne biliyor, benden iyi mi biliyor’ diyerek uğruna yıllarca okunan diplomaları, uzmanlıkları ve sertifikaları bir anda çöpe atıveriyorlar. Ziyanı yok ben mesleğinde 30 seneyi doldurmuş ve toplamda 13 sene psikoloji eğitimi almış bir çocuk psikologu da olarak bu tip söylemleri artık umursamıyorum. Bu şekilde uyum sorunları yaşayarak büyüyen çocuklara ise üzülmemek elde değil. Ancak dediğim gibi boşanan insanların çocukları değil, boşanmayı beceremeyen, yani çocuğa dair önlem almadan boşanan çiftlerin çocukları sorunlu oluyor. 

Bu yüzden sizlere tavsiyem, evliliğinizde öncelikle mümkün olduğunca paylaşımcı olun, bu konuda kendinizi yeterli hissetmiyorsanız ya da evliliğiniz yıpranmışsa, mutlaka uzman ya da doktoralı ve deneyimli bir psikologtan evlilik terapisi yardımı alın. Eğer boşanma kararınız eğer netleşti ise çocuğunuzun yaşı ve çocuk sayınız ne olursa olsun, çocuklarınızın gelecekteki ruh sağlığını korumak için boşanmada  pedagog, çocuk psikolog yardımı alın, öyle ya da böyle onlar sizin bir ömür boyu çocuklarınız olmaya devam edecekler…

Sevgi ve saygılarımla…

Randevu almak için 7/24 DANIŞMA HATLARIMIZ 

Ekibimiz Hakkında Bilgi Almak İçin BİZ KİMİZ ?

İzmir Psikolog – Gökyüzü Psikoterapi Enstitüsü Merkezimizin yeri için KONUM 

Psikolog Dr. Murat SARISOY Hakkında Tarafsız Tavsiye Sitesinde Yazılan TAVSİYELER kısımlarına göz atabilirsiniz.

Psikolog Dr. Murat SARISOY

Danışma ve Randevu Hatlarımız:

·         0 232 464 00 60

·         0 534 670 23 73

·         0 554 580 25 10

Uzmanımız Psikolog Dr. Murat SARISOY’un yeni kitabı…

                Ülkemizdeki çocukluk ve ergenlik döneminde bulunan insan sayısı göz önünde bulundurulduğunda, bu sayı milyonlarla ifade edilebilir. Bu genç nüfusun her gün kullandığı ilaç, katıldıkları psikolojik danışma seansları ve benzeri hizmetler ülke bütçesine büyük bir maddi yük getirmektedir. Aynı zamanda bu gençlerin yaşadıkları sorunlar nedeniyle başarısız olmaları, ders ya da yıl tekrarı yapmaları veya okuldan uzaklaşmaları bu maddi yükün katlanarak artmasına sebep olmaktadır. Buna ek olarak bu durumdaki gençlerin yaşadıkları psikolojik sorunlar aile ve sosyal çevrelerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Oysa etkisi kanıtlanmış bir koruyucu ve önleyici grup terapisi uygulamasına dâhil edilmeleri yoluyla, ortaya çıkan maddi ve manevi yük ve sosyal çevreye olan olumsuz etkileri, yüksek oranda azaltılabilir. 

         Okuyacağınız bu kitap Bireysel ve Grup terapileri alanında yaklaşık 30 yıllık bir deneyimi olan Psikolog Dr. Murat Sarisoy tarafından hazırlanmıştır. Profesyonel, amatör uygulamacılar, hem de aileler için grup terapileri yoluyla olası ruhsal sorunların çözümüne yönelik; koruyucu ve önleyici çalışmalar içermektedir.